Uzmanlara göre rüyalar farklı kategorilere ayrılmaktadır. Birincisi daha önce bahsettiğimiz, zihni sürekli bir şeyle ilgilenen ya da yorgun kimselerin rüyasıdır ve bu tür rüyalar yorumlanmaz. Çünkü bu durum sadece bir olayın etkisinde kalmaktır.
İkinci tür rüyalar, kabus ya da karabasan denilen rüyadır. Bu rüyalar iyi başlayıp sonunda kabusa dönüşerek sonlanır. Bu tür rüyalar yorumlanmaz ve yorumlarını sinir doktorları ve psikanalistler yapmalıdır. Bu tür korkunç rüyalar genellikle sinir, stres veya depresyon etkisiyle geliştiğinden, sürekli görülmesi halinde bir uzmana gidilmesinde fayda vardır.
Üçüncü tür rüyalar görüldüğü gibi çıkan rüyalardır. Böyle rüyalar görürler. Örneğin rüyasında eski bir arkadaşını gören bu tür insanlar gerçekten de rüyalarını gördükten çok kısa zaman sonra eski arkadaşları ile karşılaşırlar. Bu nedenle bu tür rüyalar gerçek rüyalardır ve görüldüğünde dikkatli yorumlanmalıdır.
Dördüncü tür rüyalar ise en çok karşılaşılan rüyalardır. Burada uyuyan kişi rüyasında çeşitli olaylar görür ve uyandığında bunlardan sadece bazılarını hatırlar. İşte bundan dolayı bu tür rüyalar yorumlanabilir. Rüya tabiri denilen olay ise bu tür rüyalar için daha çok gereklidir.
Bunların dışında, her gün tekrarlayan hep aynı şekilde görülen rüyalar da vardır. Bu tür rüyalar için de yorumlama yapılmaz ve eğer bu rüyalar rahatsızlık verecek boyutlarda ise bir uzmana gidilmesinde fayda vardır.
Belli bir sıklığı yok aslında ancak düşündüklerimizden daha sık olduğunu düşünüyorum. Rüyalarına kulak verenler, anlamlarını arayan ve rüyalarına güvenenler elbette daha sık görürler. Ancak toplumda şu sıklıkta olur diye bir net veri elimizde yok. Ama herkes en azından hayatında 3-5 kez gelecekteki bir olayı önceden bildiği rüyalar görür.
Rüya Tabiri Kavramı Ne Kadar Doğrudur ?
Rüyalarda geleceği görme konusunda önemli bir zorluk, rüyalardan nasıl bir mesaj alınacağıdır. Rüyada gelen çözümler ya da gelecekten haber almalar, olayı doğrudan doğruya tıpkısı olarak görme (filme kaydedilmiş gibi) tarzında olabileceği gibi, sembolik ifadelerle görme tarzında da olabilir. Dolayısı ile rüyaların yorumlanması başlı başına bir sorundur. Örneğin; 10 yıl önce bir dergide gördüğünüz kertenkele resmi ile 1 yıl önce bir ansiklopediyi karıştırırken gördüğünüz – ya da çok önem vermeden baktığınız - eğreti otunun Latince adı olan Asplenium ruta muraria yan yana getirebilir. Üstelik kertenkeleler de eğrelti otunu yemeye bayılır. Dolayısı ile her rüyanın bilinçli ya da fark etmeden beynimize ulaşan verilerin hangisinden geldiğini anlamak mümkün olmayabilir.
Rüyaların sabahleyin büyük oranda silinip gittiği herkesçe bilinir. Ama çoğu kez bir rüyayı sadece kısmen hatırladığımız, gece rüyamızda daha çok şeyin bulunduğu duygusunu taşırız. Sabahleyin hala canlı olan bir rüyaya ilişkin hatırladıklarımızın, günün akışı içinde küçük kırıntılar dışında nasıl silinip gittiğini de biliriz. Çoğunlukla, ne gördüğümüzü bilmeksizin rüya gördüğümüzü biliriz. Nadir durumlarda ise bazı rüyalar inatla bellekte kalır. Yıllarca tekrarlanabilir. Rüyaların içeriğini unutmamızın bir nedeni çoğunlukla anlaşılırlıktan yoksun olmalarıdır. Buna ek olarak uyanık bilincimizdeki nedensellik (neden-sonuç) ilkesi ile ortaya çıkmamaları, rüyaların genelde eşsiz olması (uyanık günlük bilincimizde benzer şeylere pek rastlamayız), rüyalardaki düşünsel malzemelerin uyanık bilincimize tercüme edilmesindeki yetersizliktir. Rüyalarımız imaj ve görüntülerden oluştuğu halde, uyanık bilincimizde düşüncelerimiz için “kavramları” kullanırız. Rüyalarımızı düşünmek yerine yaşarız. Bu nedenle hatırlanmaları zordur ve eksiktir. Rüyalarımız uyanınca, tıpkı yıldızların parlaklığının güneşin ilk ışıklarına yenik düşmesi gibi, rüyalar da günün izlenimlerinin önünde soluklaşırlar. Uyanık bilinç, hatırlanması zor olan rüya belleğine kolayca ilaveler yapabilir. En doğrucu insanlar bile rüyalarına bazı ilaveler ve süslemeler yapar.
Bir rüyayı yorumlamak, o rüyaya bir anlam yüklemek ve uyanık bilincimize anlaşılır hale getirmek demektir. Rüya yorumlaması iki şekilde olabilir. Rüya içeriğini bir bütün olarak ele alarak, sembollere anlamlar vermek, nasıl çağrışımlar yaptığına bakmaktır. Gelecekten haber verdiği iddia edilen rüyalar genelde semboliktirler. Diğer ve en sık yapılan popüler rüya yorumu, her bir işaretin sabit bir anahtar yolu ile bilinen bir anlamı olan başka bir işarete çevirmektir. Bu bir tür şifreli yazının (kriptografi) deşifre edilmesi gibidir. Bu durumda, deşifre edilen anahtar kelimeler birbirine bağlanarak sonucu gelecek zaman dilimine çevrilir. Hem popüler yorum hem de sembolik yorum tam olarak bilimsel ölçütleri karşılamazlar. Özellikle, deşifre yönteminde her şey rüya tabirleri kitabındaki anahtarların doğruluğuna bağlıdır ve doğruluğunu kimse garanti edemez.
Kaynak
milliyet.com.tr
Dr. Sultan Tarlacı
ulke.com.tr
İkinci tür rüyalar, kabus ya da karabasan denilen rüyadır. Bu rüyalar iyi başlayıp sonunda kabusa dönüşerek sonlanır. Bu tür rüyalar yorumlanmaz ve yorumlarını sinir doktorları ve psikanalistler yapmalıdır. Bu tür korkunç rüyalar genellikle sinir, stres veya depresyon etkisiyle geliştiğinden, sürekli görülmesi halinde bir uzmana gidilmesinde fayda vardır.
Üçüncü tür rüyalar görüldüğü gibi çıkan rüyalardır. Böyle rüyalar görürler. Örneğin rüyasında eski bir arkadaşını gören bu tür insanlar gerçekten de rüyalarını gördükten çok kısa zaman sonra eski arkadaşları ile karşılaşırlar. Bu nedenle bu tür rüyalar gerçek rüyalardır ve görüldüğünde dikkatli yorumlanmalıdır.
Dördüncü tür rüyalar ise en çok karşılaşılan rüyalardır. Burada uyuyan kişi rüyasında çeşitli olaylar görür ve uyandığında bunlardan sadece bazılarını hatırlar. İşte bundan dolayı bu tür rüyalar yorumlanabilir. Rüya tabiri denilen olay ise bu tür rüyalar için daha çok gereklidir.
Bunların dışında, her gün tekrarlayan hep aynı şekilde görülen rüyalar da vardır. Bu tür rüyalar için de yorumlama yapılmaz ve eğer bu rüyalar rahatsızlık verecek boyutlarda ise bir uzmana gidilmesinde fayda vardır.
Belli bir sıklığı yok aslında ancak düşündüklerimizden daha sık olduğunu düşünüyorum. Rüyalarına kulak verenler, anlamlarını arayan ve rüyalarına güvenenler elbette daha sık görürler. Ancak toplumda şu sıklıkta olur diye bir net veri elimizde yok. Ama herkes en azından hayatında 3-5 kez gelecekteki bir olayı önceden bildiği rüyalar görür.
Rüya Tabiri Kavramı Ne Kadar Doğrudur ?
Rüyalarda geleceği görme konusunda önemli bir zorluk, rüyalardan nasıl bir mesaj alınacağıdır. Rüyada gelen çözümler ya da gelecekten haber almalar, olayı doğrudan doğruya tıpkısı olarak görme (filme kaydedilmiş gibi) tarzında olabileceği gibi, sembolik ifadelerle görme tarzında da olabilir. Dolayısı ile rüyaların yorumlanması başlı başına bir sorundur. Örneğin; 10 yıl önce bir dergide gördüğünüz kertenkele resmi ile 1 yıl önce bir ansiklopediyi karıştırırken gördüğünüz – ya da çok önem vermeden baktığınız - eğreti otunun Latince adı olan Asplenium ruta muraria yan yana getirebilir. Üstelik kertenkeleler de eğrelti otunu yemeye bayılır. Dolayısı ile her rüyanın bilinçli ya da fark etmeden beynimize ulaşan verilerin hangisinden geldiğini anlamak mümkün olmayabilir.
Rüyaların sabahleyin büyük oranda silinip gittiği herkesçe bilinir. Ama çoğu kez bir rüyayı sadece kısmen hatırladığımız, gece rüyamızda daha çok şeyin bulunduğu duygusunu taşırız. Sabahleyin hala canlı olan bir rüyaya ilişkin hatırladıklarımızın, günün akışı içinde küçük kırıntılar dışında nasıl silinip gittiğini de biliriz. Çoğunlukla, ne gördüğümüzü bilmeksizin rüya gördüğümüzü biliriz. Nadir durumlarda ise bazı rüyalar inatla bellekte kalır. Yıllarca tekrarlanabilir. Rüyaların içeriğini unutmamızın bir nedeni çoğunlukla anlaşılırlıktan yoksun olmalarıdır. Buna ek olarak uyanık bilincimizdeki nedensellik (neden-sonuç) ilkesi ile ortaya çıkmamaları, rüyaların genelde eşsiz olması (uyanık günlük bilincimizde benzer şeylere pek rastlamayız), rüyalardaki düşünsel malzemelerin uyanık bilincimize tercüme edilmesindeki yetersizliktir. Rüyalarımız imaj ve görüntülerden oluştuğu halde, uyanık bilincimizde düşüncelerimiz için “kavramları” kullanırız. Rüyalarımızı düşünmek yerine yaşarız. Bu nedenle hatırlanmaları zordur ve eksiktir. Rüyalarımız uyanınca, tıpkı yıldızların parlaklığının güneşin ilk ışıklarına yenik düşmesi gibi, rüyalar da günün izlenimlerinin önünde soluklaşırlar. Uyanık bilinç, hatırlanması zor olan rüya belleğine kolayca ilaveler yapabilir. En doğrucu insanlar bile rüyalarına bazı ilaveler ve süslemeler yapar.
Bir rüyayı yorumlamak, o rüyaya bir anlam yüklemek ve uyanık bilincimize anlaşılır hale getirmek demektir. Rüya yorumlaması iki şekilde olabilir. Rüya içeriğini bir bütün olarak ele alarak, sembollere anlamlar vermek, nasıl çağrışımlar yaptığına bakmaktır. Gelecekten haber verdiği iddia edilen rüyalar genelde semboliktirler. Diğer ve en sık yapılan popüler rüya yorumu, her bir işaretin sabit bir anahtar yolu ile bilinen bir anlamı olan başka bir işarete çevirmektir. Bu bir tür şifreli yazının (kriptografi) deşifre edilmesi gibidir. Bu durumda, deşifre edilen anahtar kelimeler birbirine bağlanarak sonucu gelecek zaman dilimine çevrilir. Hem popüler yorum hem de sembolik yorum tam olarak bilimsel ölçütleri karşılamazlar. Özellikle, deşifre yönteminde her şey rüya tabirleri kitabındaki anahtarların doğruluğuna bağlıdır ve doğruluğunu kimse garanti edemez.
Kaynak
milliyet.com.tr
Dr. Sultan Tarlacı
ulke.com.tr