Eskişehir'in İncisi Lületaşı Nedir?

Lületaşı, Eskişehir’in en önemli simgesidir. Yumuşak ve işlenebilir yapısı sebebiyle sanat eseri birçok figür ve objenin ana maddesidir.



Eskişehir'in İncisi Lületaşı Nedir?

Eskişehir’le özdeşleşmiş bir taş olan lületaşı, sade, beyaz ve yumuşak özellikleri ile süs eşyaları, pipolar, biblolar ve tespihlere değer katan doğal bir taştır. “Eskişehir taşı”, “Beyaz altın”, “Denizköpüğü”, “Patal, “Aktaş” gibi adları vardır. Yerin metrelerce altındaki maden yataklarından çıkarılan ve özel yöntemlerle işlenerek vitrinleri ve rafları süsleyen lületaşının bir köstebek tarafından bulunduğu rivayet edilir. Bu nazenin doğal taşın dünyasını ziyaret etmeye ne dersiniz?

Lületaşının Tarihçesi

Lületaşının özelliklerinin ilk olarak 1847 yılında bir Alman mineralog olan Glocker tarafından keşfedildiği biliniyor. Türkiye’de ilk defa Eskişehirli sanatkâr Osman Denizköpüğü tarafından 1950 yılında işlenmiştir. Denizköpüğü, yaklaşık 300 çırak yetiştirerek lületaşının Türkiye ve dünyada yayılmasında ön ayak olmuştur. Avrupa’da yayılmaya başladığı yıllarda Yunanca “mürekkep balığı” anlamına gelen ‘sepiolit’ adıyla anılan lületaşı, Almanca ve İngilizcede ‘meerschaum (denizköpüğü)’ kelimesinin karşılığıdır.



Çeşitli arkeolojik kazılarda bulunan lületaşı objeler, yaklaşık 5000 yıllık geçmişe sahip olan bir doğal taş olduğu kanısını oluşturdu. Türkiye’de yaklaşık 200 yıldan beri kullanıldığı tahmin ediliyor. Örneğin Eskişehir’in Alpu ilçesindeki bazı arkeolojik kazılarda 1700’lü yıllara ait lületaşı objeler bulunmuştur. İlk bulunduğu ve kullanıldığı dönem tam olarak belirlenemese de dilden dile dolaşan bir hikâye lületaşının bir köstebek sayesinde keşfedildiği yönünde…

Şöyle ki; hikâye Eskişehir’e bağlı Karatepe köyü çevresinde yaşanıyor ve rivayetin aktörleri bir genç çoban ile bir köstebek. Genç çoban bir gün azığını çıkarır ve yemek yemeğe başlar. Bu sırada bir köstebek yer üstüne çıkmaya çalışır. Köstebek çıktığı delikten beyaz bir taşı yuvarlayarak çıkarmaktadır. Genç çoban köstebeğin çıkarmaya çalıştığı taşı alarak yontmaya başlar. Bu sırada taştan bir ses çıkar: “Ah insan bana kıymasaydın keşke”… Çoban, korkarak taşı atar. Taş, bir anda güzel bir kız olur. Daha sonra da ufalanarak tekrar deliğe yuvarlanır ve kaybolur. Çoban deliği eşmeye başlar ve çoban da kaybolur. Köylüler genç çobanı yerin 7 kat altındaki bir kuyuda boğulmuş olarak bulur. Elinde de lületaşı parçaları vardır. Bu sebeple lületaşı, “genç çobanın güzel kıza aşkı” olarak tanımlanır.

Bu rivayette bazı ayrıntılar farklı anlatılır. Mesela çobanın bulunduğunda derisinin yüzüldüğü ve ellerinin kan içinde olduğu; çoban taşı yontmaya başladığında genç kıza dönüşüp daha sonra feryat ettiği gibi… Rivayetlerde ayrıntılar değişse de özellikle yöre halkı lületaşının bulunmasına sebep olduğu inancı sebebiyle köstebeğe farklı bir gözle bakar ve saygı duyar.

Lületaşı Nerelerde Bulunur? 

Lületaşı üretimi ve ihracatında Türkiye tekel konumundadır. Dünya rezervinin yaklaşık yüzde 70’i Türkiye’de ve ağırlıklı olarak Eskişehir’de bulunur. Eskişehir’in ardından dünyadaki en büyük lületaşı rezervi Kenya’dadır. En kaliteli lületaşının Eskişehir’de bulunduğu da dünyanın kabul ettiği bir gerçektir.

Lületaşının anavatanı Eskişehir’dir. Eskişehir’in en önemli simgesidir. Yani Eskişehir denince akla ilk olarak lületaşı, ardından “çibörek” gelir. Bu ilde 300’ün üzerinde lületaşı ocağı bulunmaktadır. Eskişehir’in batı, kuzeydoğu ve güneydoğu bölgelerinde sık rastlanmaktadır. Lületaşını oluşturan kimyasal bileşimin yatakları yerin yaklaşık 50 ila 300 metre altında bulunur. Bazı oluşumlarda yeraltı sularının altındaki yataklarda bulunur. Eskişehir’deki lületaşı rezervi yaklaşık 2 milyon 500 bin tondur.

Eskişehir merkeze ve bazı ilçelerine bağlı; Karatepe, Sepetçi, Nemli, Margı, Gökçeoğlu, Başören, Türkmentokat, Sarısu, Yenişehir, Karaçay, Kepeztepe, Kümpet, Kayı, Karahöyük ve Söğütçük köyleri ve çevrelerindeki maden yataklarından çıkarılır. Sivrihisar ilçesi ve çevresinde; Sivrihisar’a yakın Ankara’nın Polatlı ilçesine bağlı Oğlakçı, Türktaciri ve Kurtşeyh yörelerinde ve Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinin bazı köylerinde de lületaşı yani sepiyolit ve kimyasal olarak benzerlik taşıyan atapulgit taş (kil minerali) oluşumları tespit edilmiştir. Konya’nın Yunak ilçesi çevresinde, Bursa, Kütahya ve Çanakkale’deki bazı bölgelerde de lületaşına rastlanır.

Dünyada ise ABD, Yunanistan, İspanya, Yugoslavya, Güney Afrika, Avusturya, Rusya, Fas ve Fransa’da da lületaşı yatakları bulunmaktadır. Türkiye’den Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda, İsveç, Norveç, Fransa ve İsviçre gibi Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri ihraç edilmektedir. Avrupa pazarı 1 milyon ton civarındadır.

Batı’da “Viyana taşı” olarak bilinir. Bunun sebebi; Viyanalı ustaların lületaşından işledikleri pipo başta olmak üzere birçok objeyi sanat eseri olarak ortaya koymalarıdır. Lületaşı ilk olarak Viyana’daki onlarca pipo ustası tarafından işlenmeye başlanmıştır. 19. yüzyıl başlarında Eskişehir’den Viyana’ya gönderilen lületaşı, heykeltıraşların ve usta sanatçıların ellerinden düşürmediği bir taştı. Viyana Kuşatması sırasında Avusturyalılara Yeniçeriler tarafından tanıtılmış ve ünü batı ülkelerine yayılmıştır.

Lületaşının Özellikleri Nelerdir?

Endüstriyel bir hammadde olan lületaşı; magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının çeşitli derinliklerdeki başkalaşım katmanları içinde hidrotermal etkilerle hidratlaşması sonucu meydana gelir. Doğrudan doğal magnezyum silikat olan manyezit oluşumları ile bağlantılıdır. Manyezitin saflığı lületaşı kalitesiyle bağlantılıdır. Bilimsel olarak tanımı “sepiyolit”dur. Yani sepiyolit maden grubunda yer alır. Bileşimi ‘magnezyum silikat bileşimi’ olan lületaşının kimyasal formülü; “2MgO, 3SiO2, 2H2O” şeklindedir.

Büyüklüklerine göre 7 farklı cinsi vardır. Her cins; damar yapısı, gözenekleri, renk ve ağırlıklarına göre 12 farklı türe ayrılır. Her tür 1 en iyi, 12 en kötü şeklinde sıralanır.

Bazı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • İnce tanelidir, kile benzer
  • Rengi beyaz krem ve beyazın tonlarıdır
  • Kuru iken suda yüzer, nemlendiğinde kayganlaşır
  • Gözenekli yapısı doğal nem sağlar
  • İçeriğindeki kristaller düzensizdir
  • Tozlaşma yapmaz
  • Kolay işlenebilir

Simyacılar, lületaşının sağlığa faydaları olduğunu da iddia ederler. Bunları da sayacak olursak; troid bezinin düzenli çalışmasını sağladığı, kireçleme ve romatizmayı önlediği, cildi temizlediği, hücreleri koruduğu, damar tıkanıklıklarını önlediği ve bağışıklık sistemini düzenlediği gibi faydalarından bahsedilir.


Nerelerde Kullanılır?

Lületaşı, ağırlıklı olarak süs eşyalarının yapımında kullanılır. Pipo, sigara ağızlığı, biblo, kolye, parçalı bilezik, tespih, satranç takımı, nargile, mektup açacağı, heykelcikler ve çeşitli süs eşyalarının ana maddesi olan lületaşı, sanayideki bazı sektörlerde de katkı maddesidir. Gözenekli yapısı sebebiyle filtre, yalıtım ve dolgu malzemelerinin yapımında da kullanılmaktadır. Otomobil boyalarında, porselen hamurunda, böcek ilaçlarında, pudralarda ve leke çıkarıcılarda da lületaşının çeşitli formlarına rastlıyoruz.

Pipo ve sigara ağızlığının birinci sınıf malzemesidir. Tütünü pipo ile içenler, lületaşı pipoları tercih eder.

Lületaşı İfadeleri

Lületaşı, özel atölyeler ve aletlerle işlenir. İşinin ehli sanatkâr ustalar, bu pamuksu taşı sanat eserine dönüştürür. Nemini kaybeden lületaşı, işlenmeden önce sulandırılır ve tekrar nemini alması sağlanır.

Lületaşının işlenmesinden kalitesine kadar ustaların dünyasında birçok ifade ile anılır.



Lületaşı boyutları ve kaliteleri ustaların literatüründe; dökme, cılız, danel, pamuklu, birim birlik, sıramalı, sırmalı, omuzlama ve budama ifadeleri ile tanımlanır.

Lületaşının işlenmesi için kullanılan başlıca aletler şunlardır; tarha, kaba bıçak, iş bıçağı, sıyırgı, göz kalemi, iskarpela, kılavuz, matkap, eğe…

İşlenmesinde şu ifadeler kullanılır; kaba alımı, saykal, çırpma, arış, peydah, tandırlama, ıslak aba, yağlı aba, ovma, parlatma, tasnif, kutulama…

Lületaşı İşletmeciliği

Lületaşı, Eskişehir ve Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Çıkarıldığı bölgelerdeki yöre halkı, işçiler, sanatkârlar, işletmeciler ve esnaflar için yadsınamaz bir gelir kaynağı aynı zamanda. Odunpazarı’nda 2008 yılında Lületaşı Müzesi açıldı. Kurşunlu Camii ve Külliyesi içinde bulunan müzede lületaşının ham halinden üretilen eserlere kadar birçok obje sergileniyor. Eskişehir’in tarihi dokusu ile tanınan ilçesi Odunpazarı’nda birçok lületaşı işletmecisi bulunuyor.



Türkiye’deki birçok el sanatı gibi lületaşı sanatı da maalesef günümüz şartlarından olumsuz etkileniyor. Lületaşı ustaları sanatlarını yeni nesle aktaramamaktan şikâyetçi. Bu alanda gönüllü çırak bulmakta zorlanan ustalar, bir kültür mirası olan lületaşının yaşatılması için devletten yardım bekliyor. Çırak bulamayan sektörde doğal olarak usta da yetişmiyor.

Öte yandan, köyden kente göçün artması sebebiyle lületaşı ocaklarında çalışan işçi bulunamaması ve hammadde sağlama sıkıntısı önemli bir sorun olarak yetkilileri düşündürüyor. Hammadde ve çırak sorunları da eklenince lületaşı esnafının sayısı da giderek azalıyor.

Lületaşı sanatının yol olmaması için bazı milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Meclisi’ne araştırma önergesi verilmiş ancak henüz bir sonuç alınamamıştır.
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu