Şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığınca Müze statüsüne çevrilen Tarihi Sinop Cezaevindeydim yakın zamanda. Çok ilginç şeyler gördüm,çocuk ıslah evi, kadınlar koğuşu, metrelerce yükseklikte taş surlar, gözetleme kuleleri, tarihe meydan okuyan demir kapılar, ürpertici zindan ve dahası… Sizler için araştırdım.
Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi yaklaşık 4.000 yıl önce bölgede hüküm süren Gaskalılar tarafından yaptırılmış devasa bir hapishanedir.1214 yılında Selçuklular şehri ele geçirmiş ve kullanmaya devam etmişlerdir. Bu süreden günümüze kadar cezaevinin çeşitli yerlerine 11 adet Burç(taştan yapılmış sur) yaptırılmış ve çeşitli komutanların isimleri verilmiştir. Bu burçlar denize hakim güney cephesinde 22 metre diğer cephelerde 18 metredir ve sur kalınlığı 3 metredir. Tarihi Sinop Cezaevi üç tarafı denizlerle çevrili bir konumdadır. 1999 yılında kapatılmış ve müze haline çevrilmiştir. Şarkılara, şiirlere konu olan cezaevi önemli bir tarihi mirastır.
Tarihi Sinop Cezaevine girişler Mart,2012 yılı itibariyle bakanlıkça 3 TL olarak belirlenmiş, her yıl ortalama 280.000 kişi ziyaret etmektedir. Cezaevine girdiğimde girişte sol tarafta zindan bulunmakta. İçerisi tamamen karanlık, gemi demirlerini andıran devasa büyüklükteki zincirler, el, ayak ve boğaz için demir kelepçeler tarihi hatırasıyla göz önünde bulunmakta. Zindanın biraz ilerisinde ziyaretçi binası bulunmakta. Bu binanın özelliği mahkumların ve ziyaretçilerin ayrı ayrı yerlerden 1 metrekareden bile daha dar alanlarda karşılıklı görüştürülmesi, mahkumların ve ziyaretçilerin ayrı ayrı yerlerden bu binaya giriş yapması, binanın içerisindeki güvenlik ve labirent tarzı yapı insanı hayran bırakıyor.
Cezaevinde ilerlediğinizde 1. kısım, 2. kısım olarak ayrılmış zindanlar, hücreler, koğuşlar, çeşitli atölyeler, küçük bahçeler, stratejik önemi büyük olan yerlerde gözetleme kuleleri, idari bina, çok eski bir mahkum nakil aracı, revir, muhasebe, savcı odası gibi odalar, eski yataklar bulunmakta. Şöyle bir kabataslak gezmeye kalktığınız zaman bir-iki saatiniz geçiyor, o kadar büyük bir mekan. Onlarca yüz yıllık demir kapıların tarihe meydan okuyuşunun görmeye değer olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan Cezaevi kimlere kimlere ev sahipliği yapmamıştır ki… Hangi öksüz, yetim orda kalmıştır, hangi ana evladını o taş duvarlar arasında doğurmuştur, kimler gelmiş, kimler geçmiştir? 40 asıra meydan okuyan bu tarihi yapıya sahip çıkmamız gerekir, diye düşünüyorum.
Sevgili Dostlar!
Ah şu Sinop Cezaevinin dili olsa da konuşsa!
Evliya Çelebi Sinop Cezaevi için Seyahatnamesinde aynen şunları yazmaktadır:
“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
Tarihi Sinop Kapalı Cezaevi yaklaşık 4.000 yıl önce bölgede hüküm süren Gaskalılar tarafından yaptırılmış devasa bir hapishanedir.1214 yılında Selçuklular şehri ele geçirmiş ve kullanmaya devam etmişlerdir. Bu süreden günümüze kadar cezaevinin çeşitli yerlerine 11 adet Burç(taştan yapılmış sur) yaptırılmış ve çeşitli komutanların isimleri verilmiştir. Bu burçlar denize hakim güney cephesinde 22 metre diğer cephelerde 18 metredir ve sur kalınlığı 3 metredir. Tarihi Sinop Cezaevi üç tarafı denizlerle çevrili bir konumdadır. 1999 yılında kapatılmış ve müze haline çevrilmiştir. Şarkılara, şiirlere konu olan cezaevi önemli bir tarihi mirastır.
Tarihi Sinop Cezaevine girişler Mart,2012 yılı itibariyle bakanlıkça 3 TL olarak belirlenmiş, her yıl ortalama 280.000 kişi ziyaret etmektedir. Cezaevine girdiğimde girişte sol tarafta zindan bulunmakta. İçerisi tamamen karanlık, gemi demirlerini andıran devasa büyüklükteki zincirler, el, ayak ve boğaz için demir kelepçeler tarihi hatırasıyla göz önünde bulunmakta. Zindanın biraz ilerisinde ziyaretçi binası bulunmakta. Bu binanın özelliği mahkumların ve ziyaretçilerin ayrı ayrı yerlerden 1 metrekareden bile daha dar alanlarda karşılıklı görüştürülmesi, mahkumların ve ziyaretçilerin ayrı ayrı yerlerden bu binaya giriş yapması, binanın içerisindeki güvenlik ve labirent tarzı yapı insanı hayran bırakıyor.
Cezaevinde ilerlediğinizde 1. kısım, 2. kısım olarak ayrılmış zindanlar, hücreler, koğuşlar, çeşitli atölyeler, küçük bahçeler, stratejik önemi büyük olan yerlerde gözetleme kuleleri, idari bina, çok eski bir mahkum nakil aracı, revir, muhasebe, savcı odası gibi odalar, eski yataklar bulunmakta. Şöyle bir kabataslak gezmeye kalktığınız zaman bir-iki saatiniz geçiyor, o kadar büyük bir mekan. Onlarca yüz yıllık demir kapıların tarihe meydan okuyuşunun görmeye değer olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan Cezaevi kimlere kimlere ev sahipliği yapmamıştır ki… Hangi öksüz, yetim orda kalmıştır, hangi ana evladını o taş duvarlar arasında doğurmuştur, kimler gelmiş, kimler geçmiştir? 40 asıra meydan okuyan bu tarihi yapıya sahip çıkmamız gerekir, diye düşünüyorum.
Sevgili Dostlar!
Ah şu Sinop Cezaevinin dili olsa da konuşsa!
Evliya Çelebi Sinop Cezaevi için Seyahatnamesinde aynen şunları yazmaktadır:
“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”