Gerilla Savaşı Nedir ?

Gerilla savaşı nedir? Gerilla savaşı hangi özellikleri taşır? Günümüzde gerilla savaşı neden önem kazanmıştır? Gerilla savaşı ile nasıl mücadele edilir? Gerilla harekatı yapanlar, yani gerillalar gerçekten vatansever midir?



Gerilla Savaşı Nedir?

Gerilla sözcüğü İspanyolca’da “küçük savaş” anlamına gelir. Bu terim, ilk kez Napolyon’un İspanya’yı işgal ettiği İber Yarımadası Savaşları (1808-1814) sırasında kullanılmıştır. Napolyon liderliğindeki Fransız Ordusu’nu yarımadadan atmak için İspanyollar ve Portekizliler Fransız Ordusu’na karşı İngilizlerin desteği ile gerilla savaşı yapmışlardır.

Gerilla savaşında klasik savaş yöntemleri kullanılmaz. Klasik savaşta savaşan taraflar maddi ve manevi bütün güçleriyle savaşırlar. Büyük güçler halinde savaştıkları için, çoğu kere birbirlerinin hareketlerini çıplak gözle bile takip ederler.



Gerilla savaşı icra edenler yani ‘gerillalar’ ise, tüm güçleri ile düşmana taarruz etmezler. Küçük gruplar halinde, kendi istedikleri yer ve zamanda, hafif silahlarla,  çoğunlukla baskın tarzında düşman konvoylarına, üs bölgelerine, ikmal merkezlerine, komuta ve kontrol merkezlerine, cephaneliklerine vb. taarruz ederler.

Gerilla zaman içerisinde düşman kuvvetlerini muharebe yorgunu yapar, düşman taktiklerini etkisiz kılar, düşman komutanlarını kararsızlığa ve umutsuzluğa sevk eder.

Başarılı gerilla savaşının altında yatan geniş strateji, son derece ince ve düşmanın yıpranması için tasarlanmış esnek taktiklerdir. Bunun için de gerillalar modern, ağır teçhizat ve donatım gerektiren silah sistemlerinden daha çok akıllarını kullanırlar.

Gerilla Savaşı ve Zaman Kazanmak

Mao Tse-tung’un gerilla savaş felsefesini anlamak önemlidir, çünkü bugünkü gerilla güçlerinin temelini oluşturmaktadır.  1937’de, İkinci Çin-Japon Savaşı esnasında gerilla savaşının önemi konusunda yazdığı  bir kitapta Mao, “Bugün Çin’de yürütülen gerilla kampanyaları, tarihin hiçbir örneği olmayan bir sayfasıdır. Gerilla savaşlarının etkileri bugünkü anti-Japon mücadelemizde  sadece Çin’e değil, dünya çapında olacaktır.” demiştir.

Mao’nun Çin’de yaptığı gibi, gerilla savaşında ‘zaman kazanmak’ çok önemlidir. Düşman kuvvetlerini mağlup etmek için yeterli askeri güce ulaşmak zamana bağlıdır. Yine yıpratıcı ve uzun bir gerilla savaşıyla düşmanı gerillalar için elverişli bir barışa zorlamak da uzun gerilla savaşını gerektirir. Cezayirli gerillaların Fransa’ya, Angola ve Mozambikli gerillaların Portekiz’e, Kuzey Vietnamlı ve Viet Konglu gerillaların, Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı savaşları, gerilla savaşlarına verilebilecek örneklerdir.



B.H. Liddell Hart otuz yıl önce, kitaplarından birinin ön sözünde şöyle bir cümle kullanmıştı: “Eğer barış istiyorsanız, savaşı anlayınız.”

Bu ifadenin eski ve fazlaca basit olan “Eğer barış istiyorsanız, savaşa hazır olunuz” sözünün yerini alması, ona zorunlu ve uygun görünmüştü. Çünkü bu eski söz, çok defa sadece savaşa tahrik unsuru olmakla kalmamış; aynı zamanda, köklü şekilde değişen koşullar karşısında bile, geçen savaşın metotlarını tekrar eder biçimde yanlış bir hazırlık formülü de olmuştur. B.H. Liddell Hart’ın vaktiyle düzelterek ortaya atmış olduğu söz, şimdiki nükleer çağda pek ala daha da genişletilebilir. Ancak bu genişletme, sanıldığı gibi sadece “nükleer’ kelimesinin eklenmesi ile olmaz. Çünkü, bugün eldeki nükleer güç yalnız vazgeçirici olarak muhafaza edilmeyip başıboş bırakılsaydı, bunun kullanılışı, “savaş” değil, “kaos” anlamına gelecekti. Zira savaş, organize bir hareket olup, büyük bir incelikle yürütülen şekillerine karşı caydırma niteliğinde uygulanmaz ve uygulanamaz. Aksine, bu amaçla kullanılmaya elverişli olmaması nedeniyle, ince bir nitelik taşıyan savaş türlerini adeta tahrik ve teşvik etmiş olur. O halde, yukarıda B.H. Liddell Hart’ın ifade ettiği sözün bugün alması gereken genişletilmiş şekli şöyle olmalıdır: “Eğer barış isterseniz, savaşı, özellikle gerilla ve yıkıcı (yeraltı) savaş türlerini anlayınız.”

Çağdaş Gerilla Savaşı

Gerilla savaşı, içinde bulunduğumuz yüzyılın çarpışma olaylarında, geçmişte taşımış olduğundan çok daha büyük bir özellik kazanmıştır. Eskiden çok defa düzensiz küçük kuvvetlerle yapılmış olan gerilla hareketleri, artık bu yüzyıldaki Batı askeri teorisinde bütün dikkatleri üzerine toplamaya başlamıştır. Clausewitz, büyük eseri Savaş Üzerine de, bu konuya kısa bir bölüm ayırmış; bunu da, “savunma”nın çeşitli yönleriyle ilgili 30 bölümlü VI. cildin ancak sonuna doğru koymuştur. Bu konuyu istilacıya karşı bir savunma önlemi olarak “halkın silahlandırılması” şeklinde ele alan Clausewitz, gerillanın başarıya ulaştırılması koşullarını ve bunun sınırlı yönlerini belirlemiş, ancak ilgili politik sorunları tartışmamıştı. Ayrıca, bu terimin askerlik diline girmesini sağlayan ve Napolyon ordularına karşı girişilen İspanyol halk direnişi gibi zamanının en dikkate değer gerilla örneğinden de hiç söz etmemiştir.

Lawrence (1916–1918)’in Gerilla Savaşı


Konunun daha geniş ve etraflı bir biçimde ele alınması, 100 yıl sonra Lawrence’in “Aklın Yedi Dayanağı” eseri ile olmuştur. Bu eserde gerilla savaşının pek ustaca tespit edilen esasları, bu hareketin taarruz değeri üzerine toplanmıştır. Bu temel düşünceler, hem bir kurtuluş savaşı ve hem de I. Dünya Savaşı’nda müttefiklerin Türkiye’ye karşı yürüttükleri seferin bir parçası olarak, Arapların Türklere karşı ayaklanması sırasında Lawrence’in edindiği tecrübe ve görüşlerin bir araya gelmesinin sonucudur. Merkezi Cephe’ye kıyasla uzakta olan Orta Doğu’daki bu harekat, I. Dünya Savaşı’nda gerilla savaşının önemli bir etki yaptığı tek seferi oluşturmuştur. Çünkü gerilla savaşı, Avrupa Harekat Alanı’nda önemli hiçbir rol oynamamıştır.


Kaynak
http://stratejikanaliz.com

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu